İş Mahkemesince İstanbul Ticaret Odası’ndan emsal ücret araştırılması, iş yargılamasında tensip ile mahkemece resen İstanbul Ticaret Odası’na yazı yazılarak işçinin ücreti tespit edilmeye çalışılmaktadır. Yine işveren avukatlarının talebi ile mahkemelerce İTO’ya (İstanbul Ticaret Odası) yazılar yazılmakta genellikle asgari ücret veya bunun 1,5 katı ücret gibi cevaplar gelmektedir.
- Yargıtay ise pekçok kararında İTO’nun ‘genel nitelikli bir oda olduğu dikkate alındığında bu yazıların emsal ücret olarak kabul edilmesi mümkün değildir. ‘ diyerek cevabi yazılarını dikkate almadığı görülmektedir.
- Yargıtay, işçi sendikaları ve meslek birliklerinden emsal ücret araştırmasının yapılmasını istemektedir. Örneğin Yarg. 7.Hukuk Dairesi Esas: 2013/6385 Karar: 2013/9951 Başka kararında da ‘sadece İTO cevabi yazısı yetinilerek davacının ücreti hakkında sonuca varılması ‘nı yeterli görmemektedir. İş Mahkemesince İstanbul Ticaret Odası’ndan emsal ücret araştırılması hatalı yapılmaktadır.
- İstanbul Ticaret Odası, adından da anlaşılacağı gibi ticaretle meşgul olan girişimcilerin çatı birliğidir. Sanayi üretimi, imalat işyerilerinde çalışan işçilerin emsal ücretlerinin de maalesef İTO’dan sorulduğuna şahit oluyoruz. Adı üzerinde ticaretle ilgili meslek kuruluşunun sanayi üretimi ile ilgili işyerindeki işçilerin ücretleri hakkında bilgisinin olamayacağı çok açıktır. Bu nedenle sanayi, imalat işyerlerinde çalışan işçilerin emsal ücretlerinin İTO’dan sorulmaması , sorulmuşsa da gelen cevapların hükme esas alınmaması gerekir. Maddi gerçeğe ulaşmak için bu zorunluluktur aksi halde işçinin gerçek ücreti tespit edilmemiş, mahkeme eliyle haksızlık yapılmış olacaktır. Aşağıda konuyla ilgili bir içtihada yer veriyorum. 8.2.2017
AV. TEVRAT DURAN,İstanbul
T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/45076
Karar: 2012/6466
‘4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir.
Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler.
İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemesi, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit edilmelidir. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki yada meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur.
Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir.
Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmemesi ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemesi, işçinin ücret, sigorta primi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır.
Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenip, düzenlenmediğinin de araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir.
Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır.
İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. ‘
2 Yorumlar
Mrb 20 yıl aynı firmada çalıştım .işyerinden bir yıl önce çıkardılar .hiç bir ta minar ihbar falan vermediler .sirketin mal varlığı yok ve içi boş olduğu içinde boşuna masraf yapıp dava açmadım. Ancak iki asgari ücret maaş aldigim halde pirimler asgari ücretten yatırılıyor du.eksik pirim davası açtım. Dava sonunda bana ne gibi bir faydası olur .işverenin mal varlığı yok .işverene ne gibi zarar olur.habis cezası alırımi tedemir ederim
Alacaktan kaynaklı olarak kimse cezaevine girmez.